101. bolt = fırlayıp kaçmak, tabanları yağlamak
102. branch = dal, branş
103. break off = (nişan, nikah vb) bozmak, ayrılmak
104. breed = (1) (hayvan için) doğurmak, yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek
105. bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek
106. bride = gelin
107. brief = kısa, öz *** in brief = kısaca, öz olarak
108. bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak
109. broadcast = (radyo, televizyon, hava durumu için) yayın
110. Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally, mostly)
111. broil = ızgara yapmak, kavurmak
112. bullfight = boğa güreşi
113. bully = (1) kabadayı, zorba (2) kabadayılık yapmak, zorbalık yapmak
114. burial = gömü, gömme
115. burn = (1) yakmak (2) yanmak
116. button = düğme
117. calculator = hesap makinesi
118. call for = talep etmek, istemek (= demand)
119. calm = sakin
120. can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
121. cancel = iptal etmek (= call off)
122. captivating = büyüleyici (= enchanting, fascinating)
123. captive = tutsak, esir
124. captivity = tutsaklık, esaret
125. capture = yakalamak, ele geçirmek, tutsak etmek (= apprehend)
126. careless = dikkatsiz
127. carry out = (çalışma, deney, anket vb) yürütmek, icra etmek (= fulfil, conduct)
128. carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
129. casually = günlük, sıradan, havadan sudan
130. caution = uyarı, dikkat
131. cease = sona erdirmek, durdurmak ( cease-fire= ateşkes)
132. ceaseless = aralıksız, durmadan (= non-stop)
133. celebration = kutlama
134. celebrity = ünlü
135. census = nüfus sayımı
136. ceremony = tören
137. charge (with) = --- ile yargılamak (mahkemede) (= try)
138. circulate = dolaşmak, dolaştırmak, deveran etmek (vücuttaki kan vb)
139. circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı, günlük satış oranı
140. cite = örneklemek, adından bahsetmek, değinmek (= refer to, mention)
141. citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
142. clarify = açıklamak (= explain)
143. claw = pençe, hayvan pençesindeki kıvrık tırnak
144. clearance = (1) mağazayı boşaltma, malları elden çıkarma, tasfiye (2) izin, yeşil ışık
145. close = (sıfat) yakın
146. closed = kapalı
147. closure = (1) kapanış (2) iflas
148. coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)
149. collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
150. collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
151. collar = (1) yaka (2) tasma
152. colleague = iş arkadaşı
153. collide with = çarpışmak (= crash into)
154. commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
155. comment on = yorum yapmak (= interpret)
156. commercial = ticari
157. commit = (1) (intihara vb) kalkışmak, yeltenmek (2) (suç, cürüm) işelemek (3) (kendini işine, ailesine vb) adamak (= devote)
158. commit = kalkışmak, yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek
159. common = (1) ortak (2) sıradan, yaygın *** in common with = --- ile ortak nokta
160. commonplace = yaygın, sıradan (= ordinary, usual)
161. commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
162. companion = dost, arkadaş
163. company = (1) arkadaşlık, dostluk (2) şirket
164. compel = zorlamak, mecbur bırakmak (= force, oblige)
165. compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
166. compete = rekabet etmek, yarışmak ***competition = müsbaka, yarış
167. compete against = başkasıyla yarışmak, rekabet etmek
168. compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
169. competition = (1) rekabet (2) müsabaka, yarış
170. compile = derlemek, bir araya getirmek (bilgi, delil vb)
171. complain to somebody about something = şikayet etmek
172. completely = tamamen, bütünüyle (= entirely)
173. comply (with) = --- e uymak,--- e itaat etmek (= abide by)
174. compose = oluşturmak, meydana getirmek *** be composed of = --- den oluşmak
175. compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
176. comprise = içermek (= include)
177. compute = hesap yapmak, bir notu bilgisayara girmek(= calculate )
178. conceal = gizlemek, saklamak (= hide)
179. conceive as = (1) --- olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
180. conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
181. conclusion = sonuç, netice, yargı
182. condition = durum, hal / koşul,şart
183. conditionally = şartlı olarak, belli şartlara bağlı
184. conduct = (1) (deney, anket vb) idare etmek, yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)
185. conduct = (1) (deney,çalışma vb) yürütmek,icra etmek (2) davranış (= behaviour)
186. confess = itiraf etmek (= speak out)
187. confident (of) = emin
188. confine to = (1) sınırlamak, bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)
189. confirm = (1) onaylamak, doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı, davayı vb) güçlendirmek, pekiştirmek (= strengthen)
190. conflict = (1) çatışma, savaş (2) anlaşamama, tartışma
191. conflict with = çatışmak, çarpışmak, savaşmak
192. conform to = uymak, uyuşmak (= obey the rules)
193. confront = (1) karşılaşmak, yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek
194. confuse = karıştırmak, şaşırmak
195. conquer = (1) fethetmek (2) yenmek, galip gelmek
196. consent = (1) razı olmak (2) izin,rıza (= permission)
197. consent to = razı olmak
198. consequence = sonuç, netice (= result)
199. conserve = korumak, muhafaza etmek
200. considerable = büyük ölçüde, önemli miktarda, azımsanamaz X negligible(=neglicıbıl)
Bu Konuyu Paylaşın !